30 Temmuz 2013 Salı

Madrid 2


Madrid ile ilgili notlarımdan bugün Madrid'in müzelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Madrid tarihi binaları ve müzeleriyle özellikle sanata ilgi duyanlar için  çok güzel bir şehir. Madrid'de mutlaka görülmesi gereken  3 ünlü müze bulunmaktadır. Reina Sofia Müzesi, Prado Müzesi ve Thyssen-Bornemizsa. Bu müzelerin yanında Palacio Real de Madrid (Kraliyet Sarayı) da mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Palacio Real de Madrid (Kraliyet Sarayı): Bailen Caddesinde bulunan saray muhteşem vadi manzarası, tarihi mimarisi, özgün dekorasyonu ve görkemli meydanlarla çevrili konumuyla turistlerin ilgisini çekmektedir.
Kraliyet Sarayı ya da diğer adıyla Palacio Real, 9. yüzyılda Müslümanlar tarafından inşa edilen Alcazar Kalesi’nin bulunduğu yerde kurulmuştur. 16. yüzyılda I. Carlos ve II. Felipe tarafından tekrar inşa edilen Alcazar Kalesi; 1734’te çıkan bir yangın neticesinde yok olunca, yerine V. Felipe emriyle büyük bir saray yapılmaya karar verilmiştir. 1738 yılında yapımına başlanan bu sarayın tamamlanması ise III. Carlos’un tahtta olduğu 1764 yılında gerçekleşmiştir 135.000 m² genişliğindeki bu saray, 2.800 odadan oluşmakta ve bu odaların yalnızca 50 tanesi ziyaretçiler tarafından görülebilmektedir. Odalarda; fresko, porselen, duvar halısı ve madalya gibi tarihî birçok dekorasyon eşyasına rastlanmaktadır. 400 m²’lik geniş yemek odası, Sala de Porcelana (Çini Odası) ve Salón del Trono (Taht Odası); sarayda gezilebilecek başlıca odalar arasındadır. Sarayın içerisinde odalar dışında görülmesi gereken bir diğer yer ise ortaçağdan kalma birçok zırh ve silah koleksiyonuna sahip olan ordu müzesi, Arméria Real’dir. Bunun dışında, iç avludan eski ilaç örneklerinin incelenebildiği sarayın eczanesine (Farmacia) ve restore edilmiş laboratuarına da ulaşılabilmektedir.


Saray 1930'lu yıllara kadar kraliyet ailesinin resmi yerleşim yeriydi ancak İspanya'da yaşanan iç savaş sonrası devletin başına gelen  Franko burada yaşamak istememiştir. Günümüz kraliyet ailesi Zarzuela'da başka bir sarayda yaşadıkları için bugün saray sadece müze olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda kral ya da devlet başkanı misafirlerine özel bir davet vermek istediklerinde bu sarayı kullanmaktadırlar.



Sarayın içerisindeki salonlarda El Greco, Rubens, Caravaggio, Velazquez, Tiepolo, Mengs ve Goya gibi sanatçıların eserleri bulunmaktadır.


Prado Müzesi: 
Prado Müzesi, şehrin üç büyük müzesinin bir arada bulunduğu dünyanın sayılı bulvarları arasında olan Paseo del Prado'dadır.  Bir sıra hâlinde dizilen ağaçlar ve tarihî çeşmelerle dolu bu güzel caddenin en büyük, Madrid’in ise en prestijli müzesi sayılan Prado; aynı zamanda klasik resim sanatı örneklerinin sergilendiği dünyanın en büyük galerilerinden biri olarak bilinmektedir 




Yılda yaklaşık 3 milyon ziyaretçinin geldiği bu müze, 1785 yılında İspanya Kralı III. Carlos tarafından mimar Juan de Villanueva’ya yaptırılmıştır. VII. Fernando’nun tahtta olduğu 1819 yılında ise bu müzeye İspanya monarşisine ait 300’den fazla sanat eseri getirilmiştir. Prado’da bugün 7600 tablo, 1000 heykel, 4800 baskı, 8200 çizim ve 1000 para ile 2000 adet süs eşyası ve çeşitli sanat eseri bulunuyor  fakat sergi alanının sınırlı olması nedeniyle bu koleksiyonun yaklaşık 2.000 parçası halka açılabilmiştir. İspanyol El Greco, Velázquez, Zurbarán, Ribera, Murillo, El Bosco ve Goya; İtalyan Botticelli, Tintoretto,Titian, Caravaggio ve Veronese; Alman Albrecht Dürer, Lucas Cranach ve Baldung Grien; Flemenk Rubens, Van Dyck ve Brueghel’in eserleri; müzede sergilenen koleksiyonun öne çıkan parçaları arasındadır.

Prado müzesini gezmek  için bir gün yetmeyeceğini özellikle belirtmek isterim. Pazar günleri dışında her gün açık olan müzenin oldukça uzun bir giriş kuyruğu olduğu için erken saatlerde gitmenizde ve mutlaka girişte müzenin planlarını gösteren broşürlerden temin edip  müzeyi bu şekilde gezmenizi öneririm.




Reina Sofia Müzesi (Museo Reina Sofía)


Paseo del Prado Bulvarının  ve Madrid’in ikinci büyük müzesi Reina Sofia, çağdaş sanatın önemli örneklerini sergilemesi açısından özellikle ziyaretçiler için önemli bir yere sahiptir. Reina Sofia Müzesinin  binası, şehre daha büyük bir hastane yapılması ihtiyacı üzerine 1776 ve 1781 yılları arasında inşa edilmiştir. Kral III. Carlos’un emriyle Mimar Francisco Sabatini tarafından yapılan bina, zaman içerisinde birçok yıkım tehlikesi ve restorasyon işlemi geçirmiş; 1988 yılında ise binanın ulusal bir müze olması kararlaştırılmıştır. Müze’de Pablo Picasso’dan Salvador Dalí’ye; Joan Miró’dan Juan Gris’e kadar birçok sanatçının eserleri sergilenmektedir. 



Çağdaş resim dışında, müzede birçok modern heykel örneği de bulunmaktadır. Örneğin ünlü heykeltıraş Eduardo Chillida’nın en önemli eserleri ile İspanya tarihi konusunda birçok monografi, broşür, dergi, video, fotoğraf, slayt ve el yazması  Reina Sofia Müzesinde  bulunmaktadır.  

10 Eylül 1992'de açılan  Reina Sofia, 2,7 milyon yıllık ziyaretçi sayısı ile Prado’dan sonra İspanya’nın en çok ziyaret edilen 2. müzesidir.  İsmini, Kral I. Juan Carlos’un eşi olan Kraliçe Sofya'dan almaktadır ve anlamı da zaten “Kraliçe Sofia” demektir. 

Thyssen-Bornemisza Müzesi: Paseo del Prado  üzerinde bulunan 3. müzedir



(Fotoğraf internetten alınmıştır)

Burası Thyssen-Bornemizsa Ailesinin 2 kuşak tarafından toplanan sanat eserlerinin sergilendiği bir müzedir. İspanyol sanatçılar kadar Alman, Flaman, İtalyan, Hollandalı sanatçıların eserleri de vardır. Birinci katta natürmort, 18 ve19yylar, impresyonist, post impresyonist, expresyonist eserler sergileniyor. Zemin katta kübist, deneysel avangard, sürrealist çalışmalar vardır. Müzenin ayrıca çok güzel bir Carmen Thyssen-Bornemizsa koleksiyonu vardır. Bu kısım da 17.yy Hollandalı sanatçıların tabloları, 18.yy manzara tabloları, 19.yy Amerikan eserleri, impresyonizm, post impresyonism, 20yy abangard sanatı , kübist ve soyut eserlerden oluşuyor. 




Madrid sanat ve tarihin iç içe olduğu bir şehir  müzeleri tam anlamı ile gezmek için bir iki günün yetmeyeceğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Bu kadar sanat yeter biraz alışveriş ve moda olsun derseniz önereceğim ilk yer Gran Via  Bulvarı'dır. Gran Via  tiyatroları, mağazaları, otelleri ve güzel mimarisiyle Madrid‘in en ünlü ve işlek  caddesidir. Plaza de Alcala Meydanı’nda başlayan cadde Plaza de Espana ile devam eder. Cadde üzerinde yüzlerce mağaza, dükkan, otel, banka, restoran, bar, sinema ve tiyatro bulunmaktadır. Cadde  çok fazla tiyatro ve gösteri merkezine sahip olmasından dolayı, İspanya’nın Broadway’i olarak da bilinmektedir. Caddenin en önemli yönü ise çok katlı ve çok etkileyici mimarisi olan binalarıdır  ve bunlardan en önemlisi Metropolis binasıdır. 



Bu caddede alışveriş yaparken acıkırsanız size  özellikle tapasları çok güzel olan  ve deniz ürünleri ağırlıklı olan Sirena Verde Restoranını öneririm. Türklerin oldukça fazla rağbet ettiği bu restoranda ağız tadınıza göre lezzetler bulabilirsiniz.
Adres: Gran Via, 62  28013 Madrid tel: 91 547 39 10  www.restaurante-marisqueria-madrid.es
Madrid gezimizi burada noktalayıp, İspanya'daki son durağımız olan Toledo'ya doğru yola çıkıyoruz. Toledo'da buluşmak üzere hoşcakalın.


25 Temmuz 2013 Perşembe

Restaurante Botin - Madrid- Dünyanın En Eski Restoranı


Dünyanın en eski restoranı hangisidir ve nerededir hiç merak ettiniz mi? Guinness Rekorlar Kitabına göre "Dünyanın En Eski Restoranı" Madrid'deki Restaurante Botin. Madrid'e gidince bu tarihi ve meşhur restoranı görmeden olmaz dedik ve bu restorana gittik.




1725 yılından beri kapanmadan hizmet veren ve  şu anda 3. nesil tarafından işletilen restoranların atası  Botin Restoran ünlü yazar Ernest Hemingway'in uğrak yeri olup, kitaplarına girmiş. Ünlü ressam Goya'da bir süre burada garsonluk yapmış. Dışarıdan oldukça sıradan bir bina olarak duran restoran 3 katta konuklarına hizmet veriyor. İçerisi oldukça eski ve tarihi eşyalarla dolu olup, restoranın tarihi hakkında  gelenlere ipuçları veriyor.




İspanyolların geleneksel yemeklerinin yapıldığı restoranın  yemekleri bizim ağız tadımızın  dışında ve fiyatlar normalin biraz üzerinde. Yine de burada yemek yemek isterseniz özellikle haftasonları mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekiyor çünkü yılın her mevsimi ve her günü özellikle turistler tarafından ilgi görüyor.(Biz  açıkcası yemekler bize uygun olmadığı için  merak edip denemek istemedik) Eğer Madrid'e giderseniz yemek yemeseniz de  Botin'i mutlaka görün ve uğrayın ne de olsa  1725'yılından beri hizmet veren bir yer. Plaza Mayor'un hemen bir alt sokağında bulunuyor ve  Sol Meydanına çok kısa bir yürüme mesafesindedir. Real Madrid'li futbolcuların uğrak yeri olan Botin'in garsonları çok yardımcı ve cana yakınlar.


www.botin.es    Adres: Calle Cuchilleros, 17, 28005 Madrid, İspanya   Telefon:+34 913 66 42 17

Knorr’dan Ramazan’a Özel Yöresel Lezzetler


İftar sofraları bu Ramazan’da da Knorr ile şenleniyor. Klasik ve yöresel lezzetleriyle her damak zevkine hitap eden Knorr, zengin çorba çeşitlerine Para Para ve Bostan çorbalarını ekliyor.
Anadolu’dan doyurucu bir lezzet: Para Para Çorbası
Anneannelerimizin hazırladıkları yumurtalı kesmeyi, yani yöresel adıyla Para Para’yı, Knorr Şefleri sizler için %100 dana etli köfte, nohut, domates ve zengin baharatlarla harmanladı. Yediden yetmişe tüm ailenizle birlikte iftara keyif dolu bir başlangıç yapabilmeniz için Knorr; Ramazan sofralarına Anadolu’nun Para Para çorbasını annanelerimizden aldığı tarifle sunuyor.
Bahçeden sofraya taze sebzeler: Bostan Çorbası
Knorr’un diğer yeni yöresel çorbası olan Bostan çorbası ise yaza denk gelen Ramazan ayında zengin içeriği ile sofralarda yerini alıyor. Geleneksel olarak pazı ile yapılan Bostan Çorbası, Knorr şeflerinin usta dokunuşları ile son haline geliyor ve tam mevsiminde toplanmış taptaze pazı ve havucun yanı sıra, kırmızı mercimek ve %100 göğüs tavuk etinin kurutulup baharatlar ile harmanlanmasıyla hazırlanıyor. Knorr’un yeni Bostan Çorbası, bu sene Ramazan sofralarınızı taçlandırıyor


Knorr, yöresel lezzetler kategorisinde; Analı Kızlı, Yoğurtlu Mantı, Oğmaç, Toros, Hanımağa, Tutmaç, Yüksük, Alaca, Yuvalama, Kaşık Börek, Ayranaşı, Mahluta, Valide Sultan ve Kazdağı çorbalarını, çorba severlerin beğenisine sunuyor.


20 Temmuz 2013 Cumartesi

Hurma ve İncir Toplar

İftarda  ağır olmayan ve yapımı çok kolay  bir tatlı isterseniz işte size  çok güzel bir alternatif . Yanında dondurma ile de servis yapabilirsiniz.
Afiyet Olsun.
Malzemeler:(12 kişilik) Tarif Carte d'Or'dan Tatlı  Sırlar kitabından alınmıştır.
2 su bardağı kurutulmuş hurma
1 su bardağı kuru incir
1 su bardağı file badem
2 yemek kaşığı bal
200 gr. bitter çikolata
süslemek için dövülmüş antep fıstığı
Hazırlanışı:
Çekirdeği  çıkarılmış hurma, incir, badem ve bal robotta hamur olana kadar çekilir. Hamurdan küçük küçük toplar yapılır.  Toplar eritilmiş bitter çikolata içine atılıp çikolata ile kaplanır. Buzdolabında bir süre bekletilen toplar  dövülmüş antep fıstığı ile  süslenip  servis yapılır.
AFİYET OLSUN

17 Temmuz 2013 Çarşamba

İstiridye Mantar Kavurması


İstiridye mantarının methini hep duymuş olup denemeye hiç cesaret edememiştim. Her zaman alışveriş yaptığım pazardaki sebzecide  görüp  nasıl pişirileceğini öğrenince mantarı alıp denemeye karar verdim. Sonuç nefis oldu ve niye daha önce denemediğime  hayıflandım. Son derece lezzetli olan  bu mantar iftar sofraları için  güzel bir alternatif olabilir.
Afiyet olsun.
Malzemeler.
Yarım kilo istiridye mantarı
1 adet kuru soğan
4 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı  kaşığı tereyağı
tuz
karabiber
2 diş sarımsak
1 yemek kaşığı limon suyu
kekik
Hazırlanışı
Mantarların kökleri ayıklanıp yaprakları yıkanıp kağıt havlu ile suları alınır. Kuruyan mantarlar ince ince doğranır. (bıçak değdirmeden elle de kolaylıkla doğranabilir) Zeytinyağı geniş bir tavada ıstılır. Küçük küçük doğranmış soğanlar ve dövülmüş sarımsaklar tavaya konulur ve sotelenirler. Mantarlar tavaya konulur ve harlı ateşte çevrilerek pişirilirler. Eğer mantarlar suyunu bırakırsa suyunu çekene kadar çevrilirler.(Mantarlar döner görüntüsüne gelene kadar çevrilerek pişirilirler) Mantarların rengi dönmeye başlayınca tereyağı, tuz ve karabiber (istenirse pul biber) ilave edilip pişirilmeye ve çevrilmeye devam edilir. Mantarların rengi iyice dönünce  kekik ve limon suyu ilave edilir. Limon suyu buharlaşınca bir iki çevrilip ocağın altı kapatılır. Servis tabağına alınan mantar sıcak olarak servis yapılır.
AFİYET OLSUN

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Soğuk Kabak Çorbası

Çorba bizde iftarın vazgeçilmezlerindendir. Bu  Ramazan  havalar oldukça sıcak olduğu için  iftarda sıcak yerine soğuk çorbaları tercih ediyoruz. Sizde  iftarda çorbadan vazgeçemeyenlerdenseniz  bu soğuk çorba bir alternatif olabilir.
AFİYET OLSUN.
Malzemeler: (6 kişilik)  (Tarif Adım adım 62 çorba kitabından alınmıştır)
4 adet kabak
1 adet kuru soğan
1 adet yeşil elma
2 yemek kaşığı kırmızı mercimek
yarım demet dereotu
1 yemek kaşığı zeytinyağı
8 su bardağı su
karabiber
tuz
Hazırlanışı:
Zeytinyağı tencereye konulur. Yıkanıp doğranmış kabaklar, küp küp doğranmış soğan ve çekirdekleri ayıklanmış, kabukları soyulmuş ve sekize bölünmüş elma  zeytinyağına eklenir. Orta ateşte 5 dak. kavrulur. Kırmızı mercimek, tuz,  biber ve su  eklenir, 35 dak.kısık ateşte pişirilir. Blendardan geçirilip,ince ince kıyılmış dereotu çorbaya eklenir.1 saat oda sıcaklığına gelmesi beklenir. Buzdolabına konulur ve soğumaya bırakılır.(En az 6 saat dolapta beklemesi önerilir) Soğuk olarak servis edilir.
AFİYET OLSUN

Domateslerim


Herkese güzel bir hafta dilerim. Haftaya balkonumda  saksıda yetişen sevimli domateslerimle başlamak istedim.
İyi  haftalar.


Carte d'Or Geleneksel Tatlılar

Sevdiklerinizle bir araya geleceğiniz Ramazan sofralarınızı Carte d'Or Geleneksel Tatlı keyfiyle taçlandırabilirsiniz.
Teşekkürler Carte d'Or

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Kabak Bayıldı (Girit Kabağı)

Herkese güzel bir akşam dilerim.  Girit kabağı gerek sevimli görüntüsü gerekse lezzeti nedeniyle bizim evde çok sevilir.  Daha önce dolma tarifini  paylaştığım bu sebzenin  sunumu çok şık olan  ve  her yiyenden tam not alan bayıldı tarifini bu akşam sizlerle paylaşmak istiyorum.
Malzemeler:
6 tane girit kabağı
1 tane kuru soğan
2 tane domates

yarım kahve fincanı dolmalık fıstık
yarım kahve fincanı kuş üzümü
3 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı toz şeker
tuz
zeytinyağı
Hazırlanışı:
Kabaklar yıkanır, ortadan ikiye bölünür ve  ortaları kaşık ile çıkarılır. Buharda yumuşayıncaya kadar (10-15 dak.kadar)  haşlanırlar.  Diğer tarafta ısıtılan zeytinyağında önce soğanlar pembeleştirilir ardından dolmalık fıstıklar çevrilirler. Kabuğu çıkarılmış ve küçük küçük doğranmış domatesler, sarımsaklar, tuz, toz şeker eklenip hepsi birlikte çevrilirler ve en son olarak kuş üzümleri eklenir bir iki daha çevrildikten sonra iç harcı tepsiye dizilmiş olan kabakların içlerine doldurulurlar. Tepsiye  kabakların yarısına gelecek kadar su konulur ve fırına konulur.  180 C'de 10 dak. pişirilir ve fırından alınır. Servis tabağına alınan kabaklar soğuduktan sonra servis yapılır.

AFİYET OLSUN

Carte d'Or'dan Tatlı Sırlar


Dondurmadan ilham alan, hazırlanması kolay, yemesi çok zevkli tam 75 tatlı tarifinin yer aldığı Carte d'Or'dan Tatlı Sırlar Kitabı özel sunumuyla, şık kutusunda meraklılarını bekliyor...İster çay saatinde, ister yemekten sonra her güne uygun tarifler...Sadece 10 dakikada hazırlanabilecek  pratik uygulamalar...Hem formunu korumak hem de tatlıdan uzak kalamayanlar için dondurmanın başrolde olduğu, düşük kalorili kuplar...Biri "Le Fırın" isimli ünlü butik pastanenin sahibi Bengi Kurtcebe, diğeri gerek kitapları gerekse TV programlarıyla dünya çapında bir üne sahip olan "İrlandalı yemek kraliçesi" Rachel Allen olmak üzere iki "tatlı ustası" tarafından Carte d'Or'a özel hazırlanan çok özel reçetelerden oluşan sıra dışı bir lezzet kitabı...Bengi Kurtcebe; bu kitapta hepimizin bildiği ve sevdiği "Piramit Pasta"nın parmak ısırtan dondurmalı versiyonundan, şişirdiği balonlarla hazırladığı çikolata kaselerine kadar birçok eğlenceli ve şaşırtıcı tarifini yazdı ve uyguladı. Rachel Allen ise baklavaya dondurmayla kattığı yorumdan hurmalı tarta, şeftalili yaz kompostosundan Antep fıstığı, gül suyu ve lokumlu saray dondurması tarifine kadar geleneksel lezzetlerimizi pratik ve özel sunumlara dönüştürdü..Evimizde  kolayca bulabileceğimiz malzemelerle, hazırlık ve pişirme süreleri, adım adım anlatımlı pratik uygulamaları, şeflerin her tarife özel bir sırrı ve tamamı renkli görselleri eşliğinde Carte d'Or'dan Tatlı Sırlar'daki tariflerden ilk önce hangisini hazırlayacağımıza  karar verirken çok zorlanacağız sanırım.
Teşekkürler Carte d'or.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...